MEZOPOTAMYA
Mezopotamya bölgesi neresidir. Mezopotamya tarihi. İlkçağlarda kurulan Mezopotamya uygarlıkları. Günümüzde Mezopotamya bölgesinin durumu.
Mezopotamya, Güneydoğu Anadolu Bölgesinden başlayan ve Fırat ile Dicle nehirleri arasında Basra Körfezine kadar uzanan bölgenin adıdır.
Mezopotamya kelimesi Yunanca bir kelimedir ve "İki nehir arası" anlamına gelmektedir.
Mezopotamya Yukarı Mezopotamya ve Aşağı Mezopotamya olarak ikiye ayrılmıştır. Ülkemizdeki sınırlarından Bağdat civarına kadar olan kısmına yukarı Mezopotamya, Bağdat civarından Basra Körfezine kadar olan kısmına Aşağı Mezopotamya adı verilmiştir.
Mezopotamya ilk çağlardan beri çok büyük uygarlıklara beşiklik etmiş, çok büyük savaşlara sahne olmuş bir bölgedir. Bugün bile Mezopotamya’nın dini, ekonomik ve tarihi özellikleri nedeniyle büyük savaş, göç, soykırım olayları meydana gelmektedir.
Mezopotamya’yı incelemeye sınırlarını çizerek başlayalım ve tarihte Mezopotamya’da kurulmuş uygarlıkları özetle geçelim. Daha sonra günümüzde neden bu bölgede bu denli karışıklık yaşandığı üzerinde duralım.
Mezopotamya’nın bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bir kısmı Suriye sınırları içinde bir kısmı Irak sınırları içinde kalmaktadır.

Mezopotamya’nın doğu kolu olan Fırat Nehri, Türkiye’de Erzurum şehrinden doğar, Ağrı, Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep ve Şanlıurfa şehirlerinden geçer. Antep – Urfa sınırını çizerek Türkiye’den çıkar.
Fırat Nehri, Türkiye’de Suriye – Türkiye sınırında yer alan ve Suriye’de kalan Cerablus kasabası üzerinden çıkar. Önce batıya sonra doğuya doğru yaylar çizerek Suriye’de Münbiç, Rakka, Deyr el zor kentlerini geçtikten sonra Ebu Kemal şehrinin doğusunda Irak sınırına girer.
Fırat Nehri Irakta Rawah, Ramadi, Al Hindiyah, Al Kifi, As Samawah ve An Nasıriyah kentlerini geçerek El Kurna’da Dicle nehri ile birleşir.
Dicle Nehri de Türkiye’den doğar; Elazığ, Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak şehirlerini geçerek Irak’a girer. Irakta Musul, Samarra, Bağdat, Kut, Al Amarah kentlerini geçerek El – Kurna da Fırat Nehri ile birleşir.
Mezopotamya bölgesini içine alan Fırat ve Dicle Nehirleri Irak’ın Basra kentinin doğusunda El Kurna’da birleşirler. Bu nehirler birleştikten sonra Şattül – Arap adını alır ve İran – Irak sınırını çizerek Basra Körfezine dökülür.
Bu iki nehrin arasında kalan ve nehirlere komşu olan bölgede geniş düzlükler ve verimli tarım arazileri yer alır. Ayrıca Fırat ve Dicle nehirleri bu bölgeye sulama, içme suyu temini, iklimine olumlu katkı yapmak gibi etkilerde bulunmuştur. Doğal olarak da ilk uygarlıklar bu tarıma ve yaşama elverişli bölgede kurulmuştur.
Bereketli Hilal adıyla da adlandırılan bu bölge çok eskiden beri sahip olduğu verimli tarım arazileri, elverişli iklim koşulları, sağlıklı ulaşım imkanları gibi nedenlerle sürekli önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. İlkçağ uygarlıkları buralarda kurulup gelişmiş, medeniyet bu bölgede gelişmiştir. Yazıyı, Parayı bu bölgede yaşayan uygarlıklar bulmuştur. İlk yazılı antlaşma bu bölgede yapılmıştır. İlk anayasa yine bu bölgede yaşayan uygarlıklar tarafından yazılmıştır. İlk kütüphanecilik faaliyetleri yine bu bölgede yaşayan uygarlıklara aittir. Tekerleği ilk bulanlar da yine Mezopotamyalılardır.
Görüldüğü gibi insanlığın gelişerek bugünlere gelmesinin temel taşları bu bölgede yaşayan uygarlıklar tarafından atılmıştır.
Yalnız burada önemli bir not düşelim. Bu buluşlardan söz ederken bu buluşlar daha önce de yapılmış olabilir ancak tarihte, örneğin tekerleği Sümerlerden önce kullanan topluluklara ilişkin tarihi belge yoktur. Nuh A.S. ve ondan önceki medeniyetler hakkında bilgi ve kalıntılara ulaşılamamıştır. Dolayısıyla tarih, Nuh A.S. dan sonra kurulan kavimlerden başlamaktadır. Yani yazıyı, tekerleği muhtemelen Nuh A.S. da kullanmıştır ama günümüz tarihçilerinin elinde o zamana ait bilgi ve belge yoktur. Kaldı ki Nuh A.S. gemi yapma bilgisine sahipti. Bu durum Nuh A.S. döneminde gelişmiş bir medeniyet olduğunu gösterir, fakat bu medeniyetler "Nuh Tufanı" ile yok olmuştur.
Şimdi Mezopotamya’ kurulmuş olan eski uygarlıklara kısa bir göz atalım.
1. Sümerler
Sümer uygarlığı Fırat ile Dicle Nehirleri arasında, bu iki nehrin birleştiği bölgede kurulmuştur. Siyasal tek devlet halinde olmayıp, birbirine bağlı olan ve site adı verilen şehir devletleri halinde yaşamışlardır.
M.Ö. 4000 ile 2350 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir.
Ur, Uruk, Eridu, Lagaş önemli şehirleri idi.
Yazıyı ilk kullanan kavmin Sümerler olduğu bilinmektedir.
Ay esasına dayalı takvim kullanmışlardır.
İlk defa karasabanı kullanmışlardır. Böylece toprak işlemeye dayalı tarım başlamıştır.
Dini inançları çok tanrılı din şeklindedir. Zigurat adı verilen yedi katlı tapınakları yapmışlardır. Bu yapılar aynı zamanda gözlem, okul, depo gibi amaçlarla da kullanılmıştır.
Sümerler Elamlar tarafından yıkılmıştır.
2. Akadlar
Akadlar Basra körfezinden Mezopotamya’nın orta kısımlarına kadar uzanan bir bölgede uygarlık sürmüşlerdir, Sami soyundan gelmektedirler.
M.Ö 2350 ile 2150 yılları arasında hüküm sürdüler.
Akad, Ninova, Asbur, Kish, Ur, Uruk, Lagaş önemli şehirleridir. Başkentleri Akad’dır.
Akadlar tarihte bilinen ilk düzenli orduyu kurmuşlardır.
Orduları paralı askerlerden oluşmuştur.
Elam, Lübnan, Suriye ve Toroslara kadar olan bölgelerde hakimiyet kurdular.
İlk imparatorluk bu kavim zamanında kurulmuştur.
3. Elamlar
Mezopotamya’nın Güneydoğusuna Elam adı verilmektedir.
Mezopotamya içinde uygarlığa en az katkı sağlayan medeniyet olarak bilinmektedirler. Başkentleri Sus şehri olan Elamlar süsleme sanatlarıyla öne çıkmışlardır.
M.Ö 3000 ile 640 arasında varlıklarını sürdürdükleri düşünülmektedir.
Bu medeniyet geride pek fazla eser bırakmadığından haklarında fazlaca bir bilgi yoktur.
4. Babilliler
Mezopotamya’nın aşağı kısımlarında yer alan Babil şehrini merkez alarak uygarlık kuran Babiller, zamanla bölgenin tamamını hakimiyetleri altına almışlardır. Babil uygarlığı Sami kökenli amurrular tarafından kurulmuştur.
Mezopotamya’nın en güçlü devletini kuran Babiller M.Ö. 1800 ile 539 yılları arasında varlıklarını sürdürmüşlerdir.
İlk anayasayı bu kavim yapmıştır.
İlk mutlak krallık anlayışı (Tüm dünyayı ele geçirme) bu uygarlıkta ortaya çıkmıştır.
Babil Kulesi ve Babil’in Asma Bahçeleri bu uygarlık tarafından yapılmıştır.
İlk yazılı kanunları yapan ünlü Kral Hammurabi Babillerin kralıdır.
5. Asurlular
Yukarı Mezopotamya bölgesinde (Güneydoğu Anadolu) kurulmuşlardır. Başkentleri önceleri Asur iken daha sonra Ninova’yı başkentleri yapmışlardır.
M.Ö. 2000 ile M.Ö. 609 yılları arasında varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Tarihte ilk defa kara koloniciliğini başlatmışlardır.
İlk atlı birlikler Asurlular tarafından kurulmuştur.
Anadolu’da ticaret kolonileri kurmuşlardır.
Çivi yazısını Anadolu’ya öğretmişlerdir.
İlk kütüphaneyi kurmuşlardır. İlk arşivcilik faaliyetlerini başlatmışlardır.
Görüleceği üzere insanlığın uygarlık gelişmesi büyük ölçüde Mezopotamya’da gerçekleşmiştir.
Şimdi Mezopotamya’nın bugünkü durumunu ele alalım. Bilindiği üzere Mezopotamya Bölgesi üç ülkenin sınırları içinde kalmaktadır; Türkiye, Suriye, Irak.
2011 yılında Suriye’de büyük bir iç ayaklanma çıktı. Kısa sürede Suriye’nin her yerine dağılan bu ayaklanma sonucunda Suriye hükümeti, ülkenin büyük bir bölümünde kontrolü kaybetti. Ardından bu bölgelerde IŞİD adı verilen, kendisini radikal İslamcı gösteren eşkıyalar türedi. Kısa sürede büyüyen bu eşkıya güçleri, Suriye ve Irak’ın büyük bölümünü ele geçirdi. Bu bölgelerde kimsenin tanımadığı çakma devletçik kurdular. Mezopotamya’yı da içine alan bölgeyi yakıp yıktılar, büyük katliamlar yaptılar. Bölge halkının tamamına yakını mülteci durumuna düştü. Ardından bölgede PYD adında başka bir terörist grup IŞİD ile çatışmaya başladı. Kendilerini kürt savaşçısı olarak tanıtan bu grupların amacı bu bölgeyi IŞİD den alarak kendi devletlerini kurmaktı.
Bu sıralarda bölgede IŞİD veya PYD olsun bir terör örgütü kurulmasına İran, Rusya ve Türkiye karşı koyacağını açıkladı ve bu ülkeler, Suriye topraklarına müdahale etmeye başladılar.
Bu arada ABD’nin IŞİD le mücadelede PYD yi desteklemesi Türkiye, İran, Rusya ve Suriye’nin tepkisini çekti. Suriye, toprak bütünlüğünü savunacağını açıkladı. İran, Rusya ve Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunacaklarını açıkladılar. Böylece bölge bir savaş bitmeden başka bir savaşın eşiğine geldi.
Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak, PYD ve IŞİD ile mücadele etmek amacıyla Suriye’ye girdi.
Bugün bölgede ABD, Rusya, Türkiye ve İran askerleri bulunmakta olup bölge bir savaş bitmeden yeni ve daha korkunç bir savaşın eşiğine gelmiş bulunmaktadır.
Fırat ve Dicle Nehirleri
SANATSAL BİLGİ
14/02/2018